AKROMEGALİDE
TEDAVİ HEDEFLERİ
1. GH ve IGF-1 değerlerinin normale gelmesi
2. Hipofiz adenomunun kitle etkisinin
kaldırılması (başağrısı ve optik sinir baskısı gibi)
3. Hipofiz fonksiyonlarının korunması ve
adenomun oluşturduğu endokrin yetersizliklerin ortadan kaldırılması
4. Hipertansiyon, kardiyomiyopati, uyku apnesi
ve artrit gibi birlikte seyreden diğer hastalıkların kontrol altına alınması
5. Hipofiz adenomunun rekürrensinin önlenmesi
CERRAHİ TEDAVİ
Akromegalik her hastada
cerrahi tedavi ilk tedavi seçeneği olarak düşünülmelidir. Görme kaybı veya çift
görme gibi ciddi kitle etkisi olan hastalarda acil cerrahi tedavi gerekir.
Kardiyomiyopati, kontrolsüz diabetes mellitus, ciddi hipertansiyon ve solunum
yolu problemleri nedeni ile anestezi riski taşıyan hastalar cerrahi tedavi için
uygun durumda olmayabilirler. Cerrahi tedavi için uygun olmayan bu hastalarda
ilk olarak medikal tedavi uygulanabilir. Medikal tedavinin uygulanmasını
takiben anestezi ve cerrahi riskleri azalan ve cerrahi girişim için uygun hale
gelen bu hastal ara cerrahi tedavi planlanır. Adenomun boyutu ve cerrahi tedavi
öncesinde serum GH değerleri cerrahi remisyonu belirleyen kriterlerdir. Küçük
invaziv olmayan tümörlerde (mikroadenom) cerrahi remisyon kolaylıkla sağlanabilir.
Araştırmalarda cerrahi remisyonun diğer bir belirleyicisinin cerrah ve cerrahi
ekibin deneyimi olduğu
gösterilmiştir. Cerrahi tedavi sonrasında, klinik olarak düzelme günler içinde
görülebilir. Başarılı adenom rezeksiyonundan sonraki bir saat içinde GH
değerleri normale döner. Post operatif kür’ün değerlendirilmesi için en uygun
zaman cerrahiden sonraki 3. ay olarak kabul edilmektedir. Serum IGF-1 düzeyleri
genel olarak post operatif 3. ayda stabilize olur fakat postoperatif 12. aya
kadar da stabilizasyon gecikebilir. Mikroadenomların cerrahi tedavi sonrasında
biyokimyasal kür akromegalik hastaların %70’inde sağlanabilmektedir.Duyarlı yöntemler
kullanıldığında GH < 0.4ng/ml ise remisyon ile uyumludur.
MEDİKAL TEDAVİ
Akromegalide
somatostatin analogları ( octreotid, lanreotid ) dopamin agonistleri ve
pegvisomant medikal tedavi amacı ile kullanılır. Cerrahi tedavi sonrasında GH
ve IGF-1 değerleri yüksek seyreden hastalarda tedaviye somatostatin analogları
eklenmelidir. Subkutan olarak uygulanan
octreotid, altı aylık tedavi sonrasında akromegalik hastaların %50’sinde GH
değerlerini 5 ng/ml’nin altına düşürür. IGF-1 düzeyleri ise hastaların %70’inde
normale döner. Octreotidin uzun etkili formlarının her 28 günde bir
intramüsküler uygulanması ile akromegalik hastaların %70’inde GH değerleri 2.5
μg/L’nin altına iner. Hastaların %60-70’inde ise normal IGF-1 değerlerine
ulaşılır. Octreotid tedavisi ile akromegalik hastaların klinik bulgularında
(parestezi, yumuşak doku şişliği, başağrısı ve uyku apne sendromu gibi)
belirgin düzelme olur. Bunun yanı sıra octreotid tedavisi ile kan basıncında,
sol ventrikül duvar kalınlıklarında ve egzersiz kapasitesinde düzelme
gösterilmiştir. Yavaş salınımlı
lanreotidin uzun etkili depo preparatları akromegalik hastaların %60’ında GH değerlerini
2.5 μg/L’nin altına indirmekte ve hastaların 2/3’ünde IGF-1 değerlerini kontrol
altına almaktadır. GH salgılayan makro adenomlarda transfenoidal cerrahi
öncesinde oktreotid tedavisi uygulanması ile cerrahi kürde artış olduğu
gösterilmiştir. Somatostatin anologları (SRL), hastaların %75’inde tümör
kitlesini >%20 küçültür. Somatostatin
analogları geçici karın ağrıları, bulantı ve malabsorptif diareye neden olur.
Klinik olarak önemli olabilecek şekilde safra çamuru ve safra taşı oluşumunu
artırırlar.
NOT:Bu makalenin
hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma
kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17
faydalanılabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder