Diyabet ile kanser
birlikteliği uzun zamandan beri ilgi çeken bir konudur. Çeşitli çalışmaların meta-analizi
sonucunda diyabetli hastalarda kanser oranının diyabeti olmayanlara göre daha
yüksek olduğu saptanmıştır. Diyabet hastalarında, diyabeti olmayan aynı yaş ve cinsiyetteki
kişilere kıyasla artmış kanser riski tanımlanmıştır. Karaciğer, pankreas ve
endometrium kanserlerinde bu risk artışı normal topluma göre diyabet
hastalarında yaklaşık iki kat kadar yüksektir. Kolon, mesane ve kadınlarda meme
kanserleri açısından da %20-30 arasında risk artışları olduğu bildirilmiştir.
Prostat kanserinde ise risk göreceli olarak diyabetik hastalarda azalmış olarak
saptanmıştır. Yapılan bu meta-analizlerde kontrol grubundaki bireyler arasında
da diyabet tanısı konulmamış olabileceği düşünülürse, riskin daha yüksek olduğu
tahmin edilebilir.Bilinen diyabeti olan hastalarda, kansere bağlı ölüm riski
%40 civarında daha fazladır. Diyabette kanser ve mortalite risklerindeki
artışta obezite, insülin direnci ve hipergliseminin rolü olduğu sanılmaktadır. Diyabetii
hastalarda genellikle çok fazla tıbbi sorun bir arada olduğu için, rutin
taramalar aksayabilmekte ve eşlik eden diğer hastalıklar nedeniyle kanser
tedavi komplikasyonları ile daha sık karşılaşılmaktadır. Ayrıca uygulanan
anti-hiperglisemik tedaviler, diyet ve metabolizma faktörlerinin de kanser artışında
payı olduğu düşünülmektedir. Diyabet tedavilerinin etkileri incelendiğinde, tüm
kanserler için yüksek doz insülin kullanımının da kanser riski artışına katkıda
bulunabileceği gözlenmiştir. Diyabetlilerde olası kanserlerin önlenmesi için
insülin direncinin ve hiperinsülineminin önlenmesi ve bunun için kilo kontrolü,
doğru beslenme ve egzersize özel önem verilmelidir. Ayrıca, tüm diyabetliler
uygun erken tanı yöntemleriyle yakın takip edilmeli ve kanseri olan hastaların
diyabet tedavisi, mutlaka bu durum gözetilerek, yeniden düzenlenmelidir.
Bununla beraber, diyabet tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kanser gelişim
riskini azalttığı gösterilmiştir. Metformin, hücre büyümesini yavaşlatarak
kansere dönüşümü engellemektedir.Yakın dönemlerde ardarda yayınlanan, çoğu
gözlemsel ve geriye dönük çalışmalarda yüksek doz insülin (glargin, NPH)
kullanan hastalarda daha fazla (meme, kolon, pankreas, karaciğer) kanser
görülmesi, diyabet tedavisinde insülin kullanımı ile ilgili soru işaretleri oluşturmuştur.
Bu konuda daha fazla ve geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulmakta ve aktif
kanser öyküsü olan hastalarda bu tür insülinlerin dikkatle kullanılması
önerilmektedir. Benzer şekilde çeşitli antidiyabetiklerin (DPP4-İ, GLP-1A, PİO)
kullanımı ile pankreas, tiroid ve mesane kanserleri riski artışının
ilişkilendirilmesi açıklığa
kavuşturulmaya muhtaçtır. Sonuç olarak, diyabet hastalarında kanser sıklığı
normale göre artmıştır. Özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan yeni diyabet
durumunda, ilk 5 yıl içerisinde rutin kanser taramalarının daha özenle
yapılması gerekmektedir.
NOT:Bu makalenin
hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma
kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17
faydalanılabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder