Mikroprolaktinomada
semptom yok ise tedavi şart değildir ancak izlenirler, semptomatik olduklarında
tedavi verilir. Makroadenomlar mutlaka tedavi edilmelidir. Tedavi
indikasyonları tümörün basısına bağlı veya hiperprolaktineminin sebep olduğu
infertilite, amenore/oligomenore, osteoporoz, rahatsız eden hirsutism veya
galaktore gibi semptomlardır. Dopamin agonistleriyle tedavi prolaktinomalarda
birinci seçenek tedavidir. Medikal tedavi tümör çapı, gonad fonksiyonları ve
fertilite isteğine göre düzenlenir. Bu amaçla ergo türevi (Bromokriptin; BRC),
nonergo agonisti (Kabergolin; KAB) ve bu grubların dışında uinagolid kullanılır. Medikal tedavi ile PRL düzeyi 2-3
hafta içinde düşmeye başlar ve yaklaşık 1-2 hafta civarında tümör çapında
küçülme gözlenebilir. Tümör boyundaki küçülme bazı vakalarda aylar sürebilir.
Mikroadenomalarda %80 PRL düzeyleri normale döner ve %90’ın üzerinde fertilite
sağlanır. Başlangıç BRC (2.5 mg tbl) dozu genellikle gece yatarken 0.625- 1.25
mg’dır, 3-5 gün veya haftada bir tedricen 1.25 mg arttırılır. Genellikle 5-7.5
mg/gün ikiye bölünmüş dozlar ile yeterli klinik cevap alınabilmektedir.
Yaklaşık bir ay sonra PRL kontrolü yapılarak doz ayarlanabilir. En sık görülen
yan etkiler bulantı, ortostatik hipotansiyon ve depresyondur. Yan etkiler
nedeniyle ilacın yatmadan önce yiyecekle birlikte alınması önerilir. Diğer
dopamin agonistlerine kıyasla prolaktin seyisini normalize etmede ki yüksek
başarısı ve tümörü küçültme sıklığında ki yükseklik nedeniyle kabergolin tavsiye
edilmektedir. Kabergolin (0.5 mg tbl) ile tedaviye haftada 0.25- 0.5 mg/1-2 kez
başlanır,PRL normale dönene
kadar doz ayda bir arttırılır ve genellikle maksimum doz haftada 7 mg’dır. Dopamin
agonisti ilaçlardan biri tolere edilemediğinde ya da ilaca direnç oluştuğunda
bir diğerine geçilmelidir. Günlük en az 3mg kabergolin alan parkinsonlu
hastalarda orta ve ciddi kardiyak kapak regürjitasyon riski ortaya konulmuştur.
Standart kabergolin dozu (1-2mg/hafta) alan hastalarda muhtemelen tekrarlayan
ekokardiyografi ye ihtiyaç olmayacaktır. Fakat kabergolin in yüksek dozlarına
ihtiyaç duyulan hastalarda dikkatli olunmalı ve ekokardiyografi kontrolleri
yapılmalıdır. Menopoza giren hiperprolaktinemili kadınlarda PRL
normalleşebilir, hiperprolaktinemi tedavisinin devamı açısından yeniden değerlendirilir.Postmenopozal dönemde mikro adenomların tedavisi gerekmez,
takibe alınırlar. İdyopatik hiperprolaktinemi semptomatik ise medikal tedavi
verilir yoksa takip edilir. Psikotik ilaçlara bağlı hiperprolaktinemide DA tedavi
genellikle tavsiye edilmez, bu olgularda DA başlanmadan önce psikiyatri görüşü
alınmalıdır. İlaca bağlı hiperprolaktinemi olan hastalarda ilk basamak tedavi
mümkünse ilacın kesilmesidir. Eğer hasta alternatif bir ilaç kullanabiliyorsa
dopamin antagonist etkisi daha düşük olan ilaçlara geçilmelidir veya hem
dopamin agonisti hemde dopamin antagonisti etkisi olan aripiprazol (
antipsikotik ilaçtır ) güvenle
kullanılabilir.aripiprazol prolaktin seviyesini düşürebilir ve
hiperprolaktinemi ile ilgili semptomları geri çevirebilir. İlaca bağlı
hiperprolaktinoması olanlar asemptomatik ise tedavi edilmemelidirler.Şikayeti
olmayan ve gebelik istemeyen mikroadenomlarda eğer osteoporozu da yoksa medikal
tedavi verilmeyebilir. Yıllık serum PRL düzeyi mutlaka ölçülmelidir. Şayet PRL
anlamlı olarak yükselmiş ya da adenomun büyümesine bağlı klinik semptomlar
ortaya çıkmış ise hipofiz MR mutlaka çekilmelidir. Mikroadenomlar genellikle
(%93) büyümezler, uzun dönemde makroadenoma dönme ihtimalleri çok düşüktür
(%5-10) ve %30’unda hiperprolaktinemi kendiliğinden kaybolur. Dopamin agonistini
2 yıl boyunca kullananlarda normal prolaktin seviyesine ulaşılmışsa ve belirgin
tümör volüm azalması gerçekleşmişse güvenle kesilebilir veya azaltılabilir.
Kesildikten sonra rekürrens riski %26-69 dur.
İlaç kesilince ilk yıl 3 ayda bir serum prolaktini ölçülmeli sonra da
yıllık prolaktin ölçümleri yapılmalıdır. Takipte PRL normalin üzerine çıkarsa
kontrol MR inceleme yapılır.
NOT:Bu makalenin hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17 faydalanılabilir.
NOT:Bu makalenin hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17 faydalanılabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder