Prolaktin hormonunun
(PRL) normalden daha yüksek miktarda salınımı olarak adlandırılan
hiperprolaktinemi endokrinolojik tetkikler sırasında en sık rastlanılan
patolojik durumdur. Erkekte normal PRL değeri 20 ng/ml’nin, kadında ise gebelik
ve emzirme dışında 25 ng/ml’nin altındadır. Emziren kadınlarda son emzirme
saati ile kan alınması arasında en az 4 saat olmalıdır.Hiperprolaktinemi,
sekonder amenore veya oligomenore ile başvurmuş hastaların % 15-20’sinde,
galaktore ve infertiliteli hastaların % 30’unda ve amenore-galaktoreli
hastaların % 75’inde tespit edilir. Erkeklerde en sık rastlanan yakınma libido
azalması ve/veya erektil disfonksiyondur, jinekomasti ve galaktoreye nadiren
rastlanmaktadır. Hiperprolaktineminin nedenleri arasında ilk üç sırada ilaçlar
(özellikle antipsikotikler, antideprasanlar ve trankilizanlar), primer
hipotiroidi ve prolaktinoma yer almaktadır .Hiperprolaktinemi ayırıcı tanısına
her iki cinste ilaç kullanımı ve kadınlarda gebelik dışlanarak başlanmalıdır. Ardından
tiroid, karaciğer ve böbrek fonksiyonları değerlendirilmelidir.
Hiperprolaktinemide stres faktörünü ortadan kaldırmak için hastaya kanül
takılarak, yarım saat arayla 3 defa kan alınması ve ortalama PRL değerinin
hesaplanması daha doğru olacaktır. Growth hormon sekrete eden tümörü olan
hastaların %50 sinde prolaktinde yüksek olduğundan hiperprolaktinemili
hastalarda akromegeli olup olmadığı da taranmalıdır. Hiperprolaktineminin klasik semptomları olmayan
bir hastada hipofiz adenomu olsun veya olmasın makroprolaktinemi de akla
gelmelidir. Hiperprolaktinemilerin % 8-34’ünü makroprolaktin oluşturur ve
genellikle klinik semptom ve bulguya neden olmaz. Hiperprolaktinemisi (25-150
ng/ml) bulunduğu halde klinik semptom ve bulgusu olmayan kişilerde gereksiz
girişimlerden önce mutlaka makroprolaktinemi araştırılmalıdır. Makroprolaktin
likid kromotografi veya polietilenglikol (PEG) ile çöktürme ile aranabilir. PRL
seviyelerine göre olası sebepler hakkında fikir yürütülebilinir .Tümör boyutu
ve PRL seviyeleri iyi korelasyon
gösterir ve bir makroadenomda PRL seviyeleri genellikle 200 ng/ml ve üzeridir.250
ng/ml üzerinde prolaktin seviyesi genellikle prolaktinoma varlığını göstersede
özellikle risperidon ve metoklopromid kullananlarda adenom olmasa da prolaktin
200 üzerine çıkabilir. Eğer hipofiz MR’da tespit edilen makroadenom ile PRL
seviyeleri arasında korelasyon yok ise adenom nonfonksiyonel bir adenom olabilir
ve bu durumda PRL yüksekliği sap basısına bağlanır.Bir diğer olasılık ise “hook
effect -kanca etki” dir. Laboratuvar yöntemiyle ilgili olan bu sorunda PRL seviyeleri yalancı
olarak düşük çıkmaktadır. Bu durumda serumun 1:100 oranında sulandırılarak yeniden
çalışılması uygun olur. İlaçlara bağlı hiperprolaktinemilerde ise değer 25-100
ng/ml gibi geniş bir aralıkta bulunabilir. İlaca bağlı hiperprolaktinemili
hastaların bazıları asemptomatik kalsa da bazı kadınlarda galaktore ve amenore,
erkeklerde de düşük libido ve erektil disfonksiyon olabilir. Antipisikotik
ilaca bağlı hiperprolaktinemili hastalarda kemik kaybı riskinin arttığı da bildirilmişdir.
Antipisikotiklere bağlı hiperprolaktinemisi olanların dopamin agonistleri ile
tedavi edilip edilmemesi tartışmalıdır. Yapılan çalışmalarda % 75 hasta da
prolaktin düzeyin düzelttiği ancak bazı hastalarda altta yapatan psikotik
hastalığı alevlendirdiği bildirilmiştir. İlaçlara bağlı PRL yüksekliği
düşünülüyorsa, ilacı başlayan hekime de danışarak, ilacı 72 saat kesip tekrar
PRL seviyelerine bakmak yeterli olur.
NOT:Bu makalenin hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17 faydalanılabilir.
NOT:Bu makalenin hazırlanmasında Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin çalışma kılavuzlarından faydalanılmıştır.Daha Ayrıntılı bilgi için http://www.turkendokrin.org/icerik.php?id=19&m=menu17 faydalanılabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder